Doğuştan cam kemik hastası olan 31 yaşındaki Pekoğlu’nun mücadelesi doğduğu andan itibaren başladı. Engellilerin toplumdan soyutlandığına dikkat çeken Pekoğlu, azmiyle kalıpları yıkmaya çalışıyor.
Nisa KÜÇÜK
Okumak, işe gitmek, özgürce dolaşmak ve bunlar gibi hayata dair birçok kavram, engelliler için mücadele alanı. Engelli bireylerin en basit hakları için bile yoğun bir mücadele vermesi gerekiyor. Hayatı için savaşanlardan biri de Ankara’da yaşayan Ceren Pekoğlu. Doğuştan cam kemik hastası olan 31 yaşındaki Pekoğlu, bütün zorluklara rağmen ayaklarının üstünde duran güçlü bir kadın. Toplumun engellilere yönelik bakış açısının değişmesi gerektiğini vurgulayan Pekoğlu, başarı hikâyesini ve mücadeleyle geçen hayatını BirGün’e anlattı.
Mücadelesinin çok küçük yaşta başladığını söyleyen Pekoğlu, “Yaşıtlarım gibi yedi yaşında okula başlayamadım çünkü okullar beni kabul etmiyordu. Okul müdürleri okulda olmamın riskli olacağını düşünüyordu ve beni geri çeviriyorlardı. Beni okula kaydetmeleri için bir sınıfı boyattık ve bir de okula mikroskop aldık” diyor.
Okula kaydedildikten sonra da zorlukların bitmediğini anlatan Pekoğlu, önüne koyulan engellerden dolayı eğitim hayatına 2 sene geç başladığını anlatıyor:
“Annem beni dokuz yaşında okula yazdırabildi. Birinci sınıftaki öğretmenim beni sınıfta istemezdi ve bunu da çok belli ederdi. İkinci sınıfta iyi bir öğretmenim oldu ve ilkokulu bitirdim. Ortaokul için yan binaya geçmemiz gerekiyordu ancak orada giriş katta sınıf yoktu. Rampa da olmadığı için benim tekerlekli sandalyeyle kat çıkmam çok zordu. Annem okul yönetimiyle münakaşalara girdi. En sonunda annemin mücadelesi sonuç verdi ve sınıfım giriş katına taşındı. Ancak benim hayatım için büyük ama aslında küçük bir karar için bile annemin mücadele etmesi gerekmişti.”
‘YANINA GİTMEYİN’
Pekoğlu’nu küçük yaşlarda mücadeleden vazgeçirme noktasına getiren etkenlerden birisi de öğretmenlerinin sınıf arkadaşlarına “Ceren’i desteklemeyin, yanına çok gitmeyin ki vazgeçsin” cümleleri olmuş. Çoğu kez vazgeçme noktasına geldiğini ancak annesinin desteğiyle hayata yeniden tutunduğunu kaydeden Pekoğlu, şöyle devam ediyor:
“Ben çok kez vazgeçtim ama annem vazgeçmedi. Ortaokulu bitirdikten sonra liseyi uzaktan okudum. Açık liseyi bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi’nde sosyoloji bölümünü okudum. EKPSS’yle, memur atandığı ilk yer, 2016’da Eskişehir Anadolu Üniversitesi oldu. 23 yaşıma kadar ‘Annem ölürse ne olacak?’ korkusuyla büyüdüm ve büyütüldüm. Çünkü annemin de böyle bir endişesi vardı. Dedim ki bunu kendime kanıtlamalıyım ve başarmalıyım.”
TOPLUMUN BAKIŞ AÇISI
Pekoğlu’na göre engelliler, toplumun yanlış bakış açısı nedeniyle hayattan soyutlanıyor: “Asıl sorun toplumun bakış açısında. Toplumda engelli bir bireyin akademik başarısı çok da önemli değildir. Engelli bireyden kendi ayaklarının üzerinde durması, başarılı olması beklenmez. Eskişehir’e gittiğimde şunu fark ettim ki eğer şehir uygunsa, belli bir maddi gücünüz varsa ve bir akülü sandalyeniz varsa engelli değilsiniz. Normal koşullar sağlandığında başarılı olabileceğimizi anlamaları lazım. Akran zorbalığının hiçbir zaman bitmiyor, bunun hiçbir yaşı yok. Sadece tolere etme gücünüz artıyor. Herkes bakışıyla, davranışıyla bir şekilde sizi rahatsız ediyor. Çünkü toplumda engelli bir bireyin yeri yok. ‘Sen evde bakıma muhtaç olmalısın çünkü biz sana yardım ediyoruz’ gözüyle bakıyor toplum sana. Şu anda da hiçbir şeyin değişmediğini görmek bizi üzüyor. Bu bilinçsizlik bizimle kalmamalıydı başka engelliler aynı şeylere maruz bırakılmamalıydı. Hâlâ bir şekilde engellilerin istenmediği ötekileştirildiği bir Türkiye’de yaşıyoruz. Ben bu kalıpları yıkmaya çalışıyorum. Çok iyi bir annem var onun mücadelesinin karşısında başarısız kalamazdım bu yüzden ben çok şanslıyım.”
Neden BirGün?
Bağımsız bir gazete olarak amacımız, insanlara hakikati ulaştırarak ülkede gerçek bir demokrasi ve özgürlük ortamının yeşermesine katkı sunmak. Bu nedenle abonelikten elde ettiğimiz geliri, daha iyi bir gazeteciliği hayata geçirmek, okurlarımızın daha nitelikli ve güvenilir bir zemin üzerinden bilgiyle buluşmasını sağlamak için kullanıyoruz. Çünkü banka hesabını şişirmek zorunda olduğumuz bir patronumuz yok; iyi ki de yok.
Bundan sonra da yolumuza aynı sorumluluk bilinciyle devam edeceğiz.
Bu yolculukta bize katılmak ve bir gün habersiz kalmamak için
Bugün BirGün’e Abone Ol.
BirGün; seninle güçlü, seninle özgür!
BirGün’e Destek Ol